Ruhsal bakımdan sorunlu bir üyesi olan ailelerin bir çoğu ilk bakışta problemsiz gibi görünür ve ‘hasta’ konumuna giren bireyin yaşadığı kimi olumsuzluklardaki paylarını anlamak güçtür. Oysa kimi zaman o bireyi rahatlatmanın bir yolu da görünürde normal olan bu ailelerdeki süregiden verimsiz ilişki biçimlerini değiştirmektir.
Aşağıda görünürde normal ailelerde sık rastlanan bazı ilişki biçimlerine yer verilmektedir. Bu özellikler onyıllar önce şizofrenik bireyler çıkaran aileler için geliştirilmiş kavramlar idi. Şizofreninin biyolojik ve genetik kökenleri daha fazla açığa çıktıkça gözden düşen bu kavramlar aslında anlamlıdır ve , kanımızca, günümüzde çocukluk çağı travma ve ihmaline yol açan görünürde normal (dissosiyatif aileler) için tipik sayılabilir.
Sahte karşılıklılık (pseudomutuality): Bu gibi ilişkilerde her iki taraf da anlaşmazlık yaratmamaya özen gösterir. Ama bedel olarak her iki taraf da kendine ait bazı özellikleri ortaya koymaz, kendisini aşırı kısıtlar.Genel görünüş bir mutlu aile tablosu olsa da hiç kimse tam olarak kendisi gibi değildir. Sonunda aile bireyleri arasından buna isyan eden biri çıkar. Bu sorunlu bir çocuk ya da genç, depressif bir anne, alkolik bir baba,ya da aldatan bir eş gibi değişik biçimlerde olabilir. Çünkü herkes kendisi gibi olacağı asgari bir özgürlük alanına gereksinim duyar ve özellikle kişiliğini geliştirmekte olan çocuk ve gençler buna hassastır. Ana ya da baba bazı olumsuzluklara rağmen eşiyle bağını kopartmak istemeyebilir, bu bazen çocuğun mutsuzluğu pahasına sürdürülen bir sahte karşılıklılık doğurabilir.
Çift mesaj (double bind): Bir çok erişkin, ve özellikle anababalar çocukları ile ilişkilerinde çocuktan yapmasını istedikleri bir konuyu dile getirirken aynı anda bunun tam karşıtı anlamına gelecek bir tavır sergileyebilirler. Bu durum karşı tarafı ‘iki cami arasında beynamaz’, ya da aşağı tükürsem sakalım, yukarı tükürsem bıyığım sözlerinde ifade bulan biçimde çıkmaza sokar. Bu mesajları veren taraf yaptığının bu yönünü kendisi alışık olduğu için fark etmez. Karşı tarafın tepkisi ise öfke, çaresizlik, istendiği sanılan şeyin tam tersini yapma gibi durumu daha da kötüye götüren biçimde olabilir.
Güvensiz bağlanma (insecure attachment, D-attachment): Daha çok çelişkili davranışları olan ve kendisi gergin olan anneler için geliştirilmiş bir kavramdır.Çocuk erişkin yaşa gelene dek bir başkasına bağlanmak zorundadır. Bu hayvanlarda da böyledir, bir doğa kuralıdır, ve yavru kendisine bakan kişiye o kişi ne kadar problem yaratırsa yaratsın bağlanır. Ancak çocuk ve genç aynı zamanda kendisini değişik ortamlarda denemek de zorundadır. Eğer ana ya da baba ile güvenli bir bağlanması yoksa bunu başka yerlerde ve kişilerde arayacaktır. Gençlik döneminde patlayan sorunların temelinde güvenli bağlanmanın olmadığı bir zeminde hareket etme zorunluluğunun büyük payı vardır. Güvenli bağlanma daha bebeklik çağında oluşmaya başlaması gereken bir durumdur.
Ailede gizli cepheleşme (marital schism): Bu ailelerde açıkça söylenmese de çocuklardan her birinin bir ebeveyne daha yakın diğerine uzak olması gibi çocukları da kapsayan gizli bir cepheleşme vardır. Ancak çocuk ,genç anne ve babadan aldıklarını Kendi kişiliğinde birleştirmek zorundadır ve bu cepheleşme eninde sonunda onun da ruhunda bir ikileşme yaratacaktır.
Hasta ya da aptal rolü: Burada bir günah keçisi oluşturulmaktadır. Aile bireylerinden biri (bu genellikle çocuklardan biridir) her türlü problemin sorumlusu gibi görülür, psikolojik bakımdan sorunlu olduğu, zekaca pek parlak olmadığı gibi olumsuz özellikler ona atfedilebilir. Bazen bu kişi ailenin en zeki ve belki de ruhen en sağlıklısı dahi olabilir, ama yalnız kaldığı ve küçük yaştan beri bu role sokulduğu için bu durumla baş edemez ve gerçekten psikiyatrik problemler geliştirebilir.
Bir çok ailede bu gibi durumlar için tek kişilik rol vardır, o nedenle ailede ikinci bir kişi bu duruma düşmez ve bu da o rolü taşıyan için daha da zor bir durumdur.Belki de tek kişilik rol olması bu nedenledir. Ancak o kişinin bu rolden çıkması (örneğin terapistin katkısı ile) bazen ailede bir başka kişinin o role girmesi, ya da gerçek duygularını (yüzünü) göstererek ‘asıl hasta’ olanın kendisi olduğunun ortaya çıkmasına neden olabilir.